Uluslararası insan hakları avukatı William O’Neill: Savaş hukukunun sonuna geldik, güncelleme şart; Türkiye’nin de savaşın sona ermesinde çıkarı var

“`html

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden İsrail’e İtiraz Reddiyesi

Uluslararası Ceza Mahkemesi, 24 Kasım tarihinde İsrail’in itirazını geri çevirerek, Binyamin Netanyahu ve görevden alınan eski İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında “insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları” kapsamında yakalama kararı çıkardı.

Netanyahu yönetimi, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas’ın Gazze’den İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılara karşı başlattığı operasyonlarla birlikte, uluslararası savaş hukuku ve insan hakları kurallarını ihlal etmekle suçlanıyor. Bu operasyonlar, zamanla Lübnan sınırlarına kadar uzandı.

O tarihten bu yana, 1200’den fazla sivil İbranilerin kaybı ve hala rehin tutulan 250’den fazla kişi olduğu göz önüne alındığında, ilk başta meşru bir müdafaa olarak görülen İsrail’in tepkisinin, aradan geçen iki yıl süresince Filistinlilerin topluca cezalandırıldığı ve 40 binden fazla sivilin hayatını kaybettiği bir duruma dönüştüğü yönünde ciddi itirazlar gündeme geldi.

Hastane ve okul gibi sivillerin sığındığı alanların hedef alınması ise pek çok hukuki tartışmayı beraberinde getiriyor:

  • Savaşta kurallar var mı?
  • Askeri hedefler dışında kalan sivillerin bulunduğu yerlerin bombalanması durumunda ortaya çıkan “ikincil hasar”dan kim sorumlu?
  • Silahlı grupların bir devlete karşı savaş açma yetkisi var mı?
  • Bir devletin, silahlı gruplara veya başka bir devlete saldırmasının hukuki boyutları neler?
  • Savaş hukukundaki “orantılılık” ilkesi nedir?
  • Bir tarafın kurallara uymaması, diğer tarafa da aynı ihlali yapma hakkı verir mi?
  • “Etkili uyarı” uygulaması nasıl işler?

Bu önemli soruları, uluslararası insan hakları uzmanı ve avukat William O’Neill ile konuştuk. O’Neill, Birleşmiş Milletler adına görev yapmasa da, bu kritik konularda samimi yanıtlar verdi. Röportaj, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı karardan önce gerçekleştirilmiş olup, güncellenmiştir.


William O’Neill

“Savaş kanun dışı değildir; yasalar, savaşın daha insani olabilmesi için mevcuttur.”

Uluslararası İnsani Hukuk ve Savaş

– Israil ile Filistinli ve Lübnanlı silahlı gruplar arasındaki çatışmada hangi uluslararası insani hukukun geçerliliği var?

Mevcut durumu hem uluslararası silahlı çatışma hem de uluslararası olmayan bir çatışma olarak görmek mümkün. Örneğin, Bosna örneğinde olduğu gibi.

İsrail ve İran arasındaki çatışma açıkça uluslararası bir silahlı çatışma niteliği taşırken, Lübnan ve İsrail arasındaki ilişkide Lübnan Devleti, doğrudan bir saldırı gerçekleştirmiyor. Ancak Hizbullah, Lübnan üzerinde önemli bir etki ve kontrol sahibi. Dolayısıyla, İsrail ile bu gruplar arasındaki çatışma, uluslararası olmayan bir çatışma olarak değerlendirilebilir.

Kurallar arasında bazı farklar bulunsa da, temel ilkelerin benzerliği söz konusu. Her iki tarafın da, savaşçılar ile savaşçı olmayanlar arasında ayrım yapması gerektiği vurgulanıyor. Ne yazık ki, savaş kanunları bazen ihlal ediliyor; ancak bu yasaların amacı, savaşın insan onuruna uygun bir şekilde yürütülmesidir.

Uluslararası hukukun, sivillere verilen zararı en aza indirmek için kurallar içerdiğini kabul etmek önemlidir. Özellikle, devlet dışı aktörlerin savaşçı olmayanlarla iç içe geçtiği çatışmalarda bu kuralları uygulamak zorlayıcıdır. Ancak her durumda, sivillerin korunmasını öncelik haline getirmek gereklidir.

Bu durum yalnızca Orta Doğu’ya özgü değil; Ukrayna, Sudan, Haiti ve Myanmar gibi birçok yerde benzer sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Savaş yasalarının güncellenmesi gerekliliği sıkça dile getiriliyor; çünkü mevcut yasalar birçok açıdan yetersiz kalıyor. Yeniden düşünme zamanının geldiği belirtiliyor.

Rehin Alma ve Siyasi Bağlam

– Rehin alma, uluslararası insani hukuk açısından ne kadar geçerli?

Rehin alma, savaş suçu olarak nitelendiriliyor ve tüm taraflar için yasak. Cenevre Sözleşmeleri’nde buna dair sıkı hükümler bulunmakta. Sorumlular, bu eylemleri gerçekleştirdiklerinde, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde veya yetkili mahkemelerde yargılanabilirler.

Özellikle Avrupa’da savaş suçları üzerine birçok dava açılmıştır. Evrensel yargı yetkisine sahip ülkelerde, bu suçları işlediğinden şüphelenilenler yargı önüne çıkarılabilir. Böyle bir durumda, ya yargılanmalıdır ya da geri iade edilmelidir.

– Askere alınan kişilerin durumu nedir?

Savaş esirleri, uluslararası hukukun öngördüğü korumalardan yararlanmalıdır. 3. Cenevre Sözleşmesi’ne göre, gözaltına alınan herkese temel insan haklarına saygı gösterilmelidir. Bu, savaşçıları kapsar; bu kişilerin muameleleri, insan hakları standartları çerçevesinde değerlendirilmelidir.

Askeri Hedefler ve Orantılılık

– Sadece askeri hedefler mi hedef alınabilir? Her iki tarafın da siviller üzerinde hakları var mı?

Askeri hedefler, tabi ki savunulabilir. Ancak, sivillere yönelik bir saldırı, her iki taraf açısından da yasadışı bir eylem olarak değerlendirilir. Saldırıların hukuki boyutları, hedeflerin doğasına göre şekillenmektedir.

Orantılılık ilkesi, gerçekleştirilecek bir saldırının, sivil kayıplara neden olması durumunda sorgulanır. Örneğin, yüksek rütbeli bir komutanın hedef alınması, sivil kayıplara yol açıyorsa, bu durum detaylı bir değerlendirme gerektirir. Sivil kayıplar, askeri hedefe yönelik saldırıların meşruluğunu etkileyen en kritik unsurlardandır.

Türkiye ve Barış Arayışları

– Türkiye’nin bu çatışmaların çözümündeki rolü nedir?

Türkiye, birçok farklı aktörle ilişki kurarak barış arayışlarına önemli katkılar sağlayabilir. Tüm taraflarla diyalog kurma yeteneği, Türkiye’yi bu süreçte stratejik bir oyuncu haline getiriyor. Türkiye’nin savaşı sona erdirmedeki çabaları, uluslararası anlamda büyük bir önem taşımaktadır.

William O’Neill Kimdir?

ABD vatandaşı olan O’Neill, çatışma sonrası halleriyle ilgili hukukun belirlenmesi ve insan hakları ile mülteci hukuku üzerinde uzmanlaşmış bir avukattır.

Kosova’da, BM Misyonu’nda kıdemli danışmanlık yapmış, Ruanda’daki BM İnsan Hakları saha operasyonunu yönlendirmiş ve Haiti’deki BM/OAS Misyonu Hukuk Bölümü’nde liderlik etmiştir.

Daha önce Haitili polis gücünün oluşturulması sürecine de destek veren O’Neill, Avrupa’nın birçok ülkesi ve farklı çatışma bölgelerinde de yargı ve polis reformları üzerine çalışmalar yürütmüştür.

“`